İtirazın İptali Davası konulu bu yazımızda aşağıdaki alt başlıklar altında konu detaylıca incelenmiştir.
1. İtirazın İptali Davası Nedir?
2. İtirazın İptali Davası Açılmasının Şartları
3. İtirazın İptali Davasında Zamanaşımı
4. İtirazın İptali Davasında Yargılama Usulü
5. İtirazın İptali Davasında Delil
6. İtirazın İptali Davasında Mahkemenin Kararı Ve Sonuçları
7. İtirazın İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
1. İtirazın İptali Davası Nedir?
Borçlunun itirazı üzerine duran takibe devam edilebilmesi için alacaklının itirazı hükümden düşürmesi gerekmektedir. Alacaklının itirazı hükümden düşürerek takibe devam edebilmesi için genel mahkemeye başvurarak itirazın iptali davası açması gerekmektedir. Eğer dava kabul edilirse, borçlunun yaptığı itiraz iptal edilir ve takip işlemleri kaldığı yerden devam eder. Dolayısıyla alacaklının lehine aldığı bu karar ile ilamlı takip yapamaz. Zira İtirazın iptali davası icra hukukuna özgü bir davadır ve bu davanın sonunda talep edilen alacağın tahsiline ilişkin bir karar değildir.
2. İtirazın İptali Davası Açılmasının Şartları
İtirazın iptali davası açılması için gerekli şartlar;
1. Hukuka uygun ve geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır.
2. Borçlu tarafından süresinde yapılmış geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
3. Dava itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içerisinde açılmalıdır.
4. Davacının hukuki yararı bulunmalıdır.
5. Kesin Hüküm ve derdestlik bulunmamalıdır.
6. Ticari nitelikteki itirazın iptali davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmalıdır.
Yukarıda belirtilen şartlardan birinin sağlanmaması durumunda mahkeme şartın niteliğine göre davanın usulden veya esastan reddine karar verecektir. Şartların sağlanması durumunda mahkeme alacaklının alacağın olup olmadığını tespit edecektir.
3. İtirazın İptali Davasında Zamanaşımı
İtirazın iptali davası, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde açılmalıdır. Bir yıl geçtikten sonra artık itirazın iptali davası açılamaz. Sürenin geçmesine rağmen açılan itirazın iptali davası eda davası olarak kabul edilir ve alacağın tahsiline karar verilemez.
İtirazın iptali davasının bir yıl içinde açılması gerektiği kuralın istisnaları bulunmaktadır. Nitekim gecikmiş itirazda ve ihtiyati hacizde itirazın iptali davası yedi gün içinde açılmazsa haciz veya ihtiyati haciz kalkar.
4. İtirazın İptali Davasında Yargılama Usulü
İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından itiraz eden takip borçlusuna karşı açılır. İtirazın iptali davasında alacaklı borçlunun itirazının iptalini ve inkar tazminatına mahkum edilmesini isteyecektir. Bu dava sonunda verilen hüküm takibin devamını sağlayacak ve tarafların haksız çıkmasına göre inkar tazminatına karar verilebilecektir.
İtirazın iptali davasında, yargılama usulü bakımından genel hükümler uygulanmaktadır. Örneğin takibe konu alacağın İş Hukuku’ndan kaynaklanması durumunda yargılama İş Mahkemesi’nde basit yargılama usulüne göre yapılacaktır.
Borçlu, iptal davasında takibe itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir. İtirazında sadece ‘’itiraz ediyorum’’ diyen borçlu, açılan itirazın iptali davasında dava dilekçesinde, daha önce ileri sürmedikleri de dahil olmak üzere, tüm itiraz sebeplerini ileri sürebilir. Ancak borçlu cevap veya ikinci cevap dilekçesinde yeni itiraz sebeplerini ileri süremez. Zira cevap veya ikinci cevap dilekçesinde bildirdiği savunmalar iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı içinde değerlendirilecektir.
5. İtirazın İptali Davasında Delil
İtirazın iptali davasında, mahkeme genel hükümlere göre inceleme yapacaktır. Bu nedenle deliller de genel hükümlere göre değerlendirilecektir. Bu sebeple alacaklı alacağını ispat için İİK 68-68/b maddelerindeki belgelerle sınırlı değildir.
6. İtirazın İptali Davasında Mahkemenin Kararı Ve Sonuçları
A-) Davanın Kabulü
Mahkeme, yaptığı tahkikatın sonunda, borçlunun borcu olduğu kanaatine varırsa, itirazın iptaline karar verir. Ayrıca borçlu, yargılama giderlerine ve alacaklı kendini vekil ile temsil ettirmişse vekalet ücretine mahkum edilir.
Davanın kabulünün sonuçları; takibin kaldığı yerden devam etmesi, inkar tazminatına hükmedilmesi ve mal beyanıdır. Aşağıda bu hususlara ayrıntılı olarak değinilecektir.
A.1. Takibin devamı
Borçlunun itirazı iptal edildiğinden, alacaklı bu kararı icra dairesine vererek durmuş olan takibe devam edilmesini ve haciz yapılmasını isteyebilir.
A.2. İnkar tazminatı
İtirazın iptali davası kabul edilirse, alacaklının dava dilekçesinde talep etmesi durumunda, borçlu inkar tazminatına mahkum edilir. Önemle belirtiriz ki icra inkar tazminatı itirazın iptali davası dışında ayrı bir dava ile istenemez.
İcra inkar tazminatının amacı, alacağın tahsilini geciktiren borçluya bir yaptırım uygulanması ve haksız olarak takibe yöneltilen itirazları önlemektir. Bu tazminata karar verilebilmesi için, borçlunun kötü niyetle takibe itiraz etmiş olması şart değildir.
Mahkeme, alacaklının talebi üzerine borçluyu hükmolunan alacağın yüzde yirmisi oranında inkar tazminatına mahkum edebilecektir. Eğer alacaklı zararının daha fazla olduğunu ileri sürerek talepte bulunursa ve zararını ispat ederse mahkeme yüzde yirmiden daha fazla inkar tazminatına hükmeder.
A.3. Mal Beyanı
İtirazın iptali davasının kabul edilmesinin diğer bir sonucu da, mahkeme kararının tefhim veya tebliğinden itibaren üç gün içinde borçlunun mal beyanında bulunması zorunluluğudur.
B-) Davanın Reddi
Mahkeme tahkikatın sonunda, takip konusu alacağın mevcut olmadığı kanaatine varırsa, itirazın iptali davasını reddeder.
Davanın reddi kararı ile takip konusu alacağın bulunmadığı tespit edilmiş olur. Bu karar kesin hüküm teşkil eder.
Davanın reddine karar verilmesi ile alacaklı takibinde ‘’haksız ve kötü niyetli’’ ise, borçlunun cevap dilekçesinde talep etmesi durumunda, mahkeme alacaklıyı reddedilen miktarın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum eder. Borçludan farklı olarak, alacaklının tazminata mahkum edilebilmesi için, takipte hem haksız hem de kötü niyetli olması gerekmektedir.
7. İtirazın İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Görevli ve yetkili mahkeme, genel hükümlere göre tespit edilir. Taraflar arasındaki sözleşmenin varlığıyla ilgili bir çekişme yoksa, alacaklı Türk Borçlar Kanunun 89. maddesine göre: ‘’Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;
1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir. Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir.’’
Dolayısıyla alacaklı para alacağına ilişkin başlattığı takipte ileri sürülen itirazın iptalini kendi yerleşim yerinden de isteyebilir.
Borçlu itirazında sadece yetki itirazında bulunmuş ise, alacaklı itirazın iptalini değil, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemelidir.
Avukat Nazime Kalan